10 Temmuz 2008 Perşembe

Nasrettin Hoca'nın Hayatı

Nasrettin Hoca Fıkraları
Nasrettin Hoca'nın Hayatı
Seyyid Mahmud Hayrani ve Seyyid Haci Ibrahim'in derslerini dinledi, Islam diniyle ilgili çalismalarini sürdürdü. Bir söylentiye göre medresede ders okuttu, kadilik görevinde bulundu. Bu görevlerinden dolayi kendisine Nasuriddin Hâce adi verilmis, sonradan bu ad Nasreddin Hoca biçimini almistir. Onun yasamiyla ilgili bilgiler, halkin kendisine olan asiri sevgisi yüzünden, söylentilerle karismis, yer yer olaganüstü nitelikler kazanmistir. Bu söylentiler arasinda, onun Selçuklu sultanlariyla tanistigi, Mevlânâ Celâleddin ile yakinlik kurdugu, kendisinden en az yetmis yil sonra yasayan Timur'la konustugu, birkaç yerde birden göründügü bile vardir. Nasreddin Hoca'nin degeri, yasadigi olaylarla degil, gerek kendisinin, gerek halkin onun agzindan söyledigi gülmecelerdeki anlam, yergi ve alay ögelerinin inceligiyle ölçülür. Onun oldugu ileri sürülen gülmecelerin incelenmesinden, bunlarda geçen sözcüklerin açiklanisindan anlasildigina göre o, belli bir dönemin degil Anadolu halkinin yasama biçimini, güldürü ögesini, alay ve eglenme türünü, övgü ve yergi becerisini dile getirmistir. Onunla ilgili gülmeceleri olusturan ögelerin odagi sevgi, yergi, övgü, alaya alma. O, bunlari söylerken bilgin, bilgisiz, açikgöz, uysal, vurdumduymaz, utangaç, atak, saskin, kurnaz, korkak, atilgan gibi çelisik niteliklere bürünür. Özellikle karsisindakinin durumuyla çeliski içinde bulunma, gülmecelerinin egemen ögesidir. Bu ögeler Anadolu insaninin, belli olaylar karsisindaki tutumun yansitan, düsünce ürünlerini olusturur. Nasreddin Hoca, halkin duygularini yansitan, bir gülmece odagi olarak ortaya çikarilir. Söyletilen kisi, söyletenin agzini kullanir, böylece halk Nasreddin Hoca'nin diliyle kendi sesini duyurur. Nasreddin Hoca, bütün gülmecelerinde, soyut bir varlik olarak degil, yasanmis, yasanan bir olayla, bir olguyla baglantili bir biçimde ortaya çikar. Olay karsisinda duyulan tepkiyi ya da onayi gülmece türlerinden biriyle dile getirir. Tanik oldugu olaylar, genellikle, halk arasinda geçer. Hoca soylularin, yüksek saray çevresinde bulunanlarin aralarina ya çok seyrek girer ya da hiç girmez. Sözgelisi onun tanistigi söylenen Selçuklu sultanlariyla ilgili gülmecesi yoktur. Timur'la ilgili "hamam, Timur ve pestemal" gülmecesi de, Timur'dan çok önce yasadigi için, sonradan üretilmistir. Halk begenisi Hoca'yi Timur gibi çevresine korku salan bir imparatorun karsisina hamamda çikarak, "kizim sana söylüyorum, gelinim sen isit" türünden bir yergi yaratmistir. Burada yerilen, dolayli olarak, kendi toplumun, halkin üstünde gören saray insanlaridir. Nasreddin Hoca gülmecelerinde dile gelen, onun kisiliginde, halkin duygularini yansitan baska bir özellik de esegin yeridir. Hoca eseginden ayri düsünülemez, onun tasiti, binegi olan esek gerçekte bir yergi ve alay ögesidir. Anadolu insaninin yarattigi gülmece ürünlerinde atin yeri yoktur denilebilir. Esek, aciya, sikintiya, dayaga, açliga katlanisin en yaygin simgesidir. Soylularin, saraylarin çevresinde üretilmis gülmecelerde esek bulunmaz, oysa at genis bir yer tutar. Bu konuda, baska bir çeliski sergilenir, gülmecede güldürücü öge ile yerici öge yanyana getirilir. Bunun örnegi de kendisinden esegi isteyen köylüye, "esek evde yok" deyince ahirda onun anirmasini duyan köylünün "iste esek ahirda" diye diretmesi karsisinda, Hocanin "esegin sözüne mi inanacaksin benimkine mi" demesidir. Onun gülmecelerinde, kaba sofularin "ahret" le ilgili inançlari da önemli bir yer tutar. "Fincanci Katirlari", "Ben Sagligimda Hep Burdan Geçerdim" baslikli gülmeceler kati bir inanç karsisindaki duyguyu açiga vurur. Toplumda neye önem verildigini anlatan "Ye Kürküm Ye" gülmecesi, Hoca'nin dilinde, halkin tepkisini gösterir. Nasreddin Hoca'nin etkisi bütün toplum kesimlerine yayilmis, "Incili Çavus", "Bekri Mustafa", "Bektasi" gibi çok degisik yörelerin duygularini yansitan gülmece türlerinin dogmasina olanak saglamistir.

BAHŞİŞ

BAHŞİŞ
Hoca bir gün hamama gitmiş. Hamamcılar onunla hiç ilgilenmemiş; eski bir peştamal, yırtık bir havlu vermişler. Hoca sesini çıkarmamış. Giderken de, uzatılan aynaya yüklüce bir bahşiş bırakmış.Bir hafta sonra hamama geldiğinde, büyük ikramlar görmüş. Çıkarken de pek az bahşiş bırakmış.— Efendi, demiş hamamcılar, gösterdiğimiz o kadar ilgiye, saygıya karşı bu kadarcık mı bahşiş verilir?Hoca:— Bugün verdiğim, geçen haftanın bahşişiydi, demiş. Geçen hafta verdiğim de bugünkü hizmetinizin karşılığıydı. Böylece ödeştik!

Nasrettin Hoca Anma Şenlikleri

Nasreddin Hocanın doğumunun 800. yılında sizleri Nasreddin Hoca ile buluşturmaktan mutluluk duyuyoruz. Biliyoruz ki Nasreddin Hocamız Türklerin hayatında son 800 yildır çok önemi bir yer tutmuş, büyük küçük her insanımıza yar ve yaren olmuş, olmaya da devam edecek. Nasreddin Hocamız güldürürken düşündürür, düşündürürken doğru yolu gösterir ve eğitir. Hocamız sadece basit bir egitimci değildir, yüzyıllar geçse de değişmeyen gerçekleri nüktelerin içine gizleyen bir zekâ ve yeteneğe sahip çok özel bir kişiliktir